23 Nisan: Çocuk haklarıyla bayram

Mustafa Kemal, 23 Nisan 1924'te 23 Nisan gününün bayram olarak kutlanmasına karar verdi. 5 yıl sonra da 23 Nisan 1929'da Atatürk bu bayramı çocuklara armağan etti. Mustafa Kemal Atatürk, bu günü çocuklara armağan ettiğinde, bu karar yalnızca bir jest değildi, aslına bakarsanız bir vizyondu.
Çocuklara duyulan güvenin ve onların toplumun geleceği olduğuna olan inancın açık ifadesiydi. Ancak bugün, bayram olarak kutlanması gereken bu günde, çocukların maruz kaldığı ihlalleri düşündüğümüzde elimizde neşeden çok kaygı kalıyor.
Çünkü çocuklar bugün ne korunuyor ne de güçleniyor. Tam tersine, şiddetin, yoksulluğun, güvencesizliğin, istismarın ve ihmalkârlığın odağında yaşıyorlar.
FİSA Çocuk Hakları Merkezi’nin 2024 yılında en az 777 çocuk, çoğu önlenebilir nedenlerle yaşamını yitirdi. Bu ölümler, devletin çocuk koruma yükümlülüklerini yerine getirmediğini açıkça ortaya koyuyor.
Ayrıca, çatışmalı süreçlerin bedelini de çocuklar ödüyor. Uğur Kaymaz, Ceylan Önkol, Berkin Elvan, Miray bebek, Cemile Çağırga ve Erdem Aşkan...Polis şiddeti ile öldürülen çocukların bazıları...
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, son 15 yılda Kürt kentlerinde meydana gelen zırhlı araç ve kolluk hâkimiyetindeki araçların karıştığı 82 çarpma olayında 21 çocuğun yaşamını yitirdiğini ve 23 çocuğun da yaralandığını açıkladı.
Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre çocukların yaşama, gelişme, korunma ve katılım hakkı vardır. Bu dört temel hakkın hiçbirinin güvence altında olmadığı bir ülkede, 23 Nisan yalnızca sembolik bir tarihten ibaret kalıyor. Bayramlar çocuklar içinse, haklar da onlar için somut karşılık bulmak zorundadır.
Fakat Türkiye’de çocuklara yönelik politikaların odağında hak değil, çoğu zaman ideoloji, ekonomi ya da “aile” tanımına sıkıştırılmış roller yer alıyor. Bu nedenle çocuklar ne istismar ve şiddetten korunabiliyor ne de gelişim ve katılım alanlarında gerçek destek görebiliyor.
Çocuklar çalışırken öldürülüyor
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi'nin verilerine göre, Türkiye’nin farklı şehirlerinde çocuk işçiliğin acı bilançosu bir kez daha karşımıza çıktı.
Niğde’de, Bor Karma ve Deri İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nde bir geri dönüşüm fabrikasında çalışan 14 yaşındaki Abdurrahman Özkul, kolunun makineye sıkışması sonucu hayatını kaybetti.
14 yaşındaki Suriyeli göçmen Yusuf Mısri, Konya’nın Beyşehir ilçesinde kuyu açma işinde çalışıyordu. Sondaj makinesinin borusu yerinden çıktı, boruya bağlı halat kancası başına çarptı. Yusuf, olay yerinde yaşamını yitirdi.
Kayseri Sarıoğlan’da bir kum ocağında çalışan 17 yaşındaki Mehmet Özarslan, iş makinesinin bakımını yaparken Kızılırmak Nehri’ne düştü. Kurtarılamadı, hayatını kaybetti.
Yakup Taşar, 17 yaşındaydı. Şırnak’tan Antalya’ya çalışmak için gitmişti. Ne yazık ki, çalıştığı işyerinde intihar ederek yaşamına son verdi.
Antep’te ise 16 yaşındaki Halil Kırpaç, çalıştığı işyerinde elini makineye kaptırdı. Üç parmağını kaybetti.
AKP’nin çocuk politikası: Aile merkezli
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) çocuk politikası daha çok “üç çocuk” söylemi, aile yapısının muhafazası ve dini temelli toplumsal normlar üzerinden şekilleniyor. Çocuğu birey olarak değil, aile yapısının uzantısı olarak konumlandırıyor. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri İstanbul Sözleşmesi’nin tek taraflı iptali.
İstanbul Sözleşmesi, çocukların da şiddetten korunmasını temel alırken, iptaliyle birlikte çocuklar ev içi şiddete ve toplumsal cinsiyet temelli risklere daha açık hale geldi. Çocuk yaşta evliliklerin önlenmesine yönelik mekanizmaların zayıflatılması, bu politikanın hak temelli değil, baskı temelli bir zemin üzerinde yükseldiğini gösteriyor.
Öte yandan, çocuklara okulda bir öğün ücretsiz yemek verilmesi önerisinin, AKP ve MHP oylarıyla reddedilmesi; çocuk yoksulluğu karşısında somut adım atılmak istenmediğinin bir başka göstergesi. Yoksullukla mücadelede sosyal devlet ilkesi yerine “yardım” odaklı bir model tercih ediliyor.
CHP: Katılım odaklı yaklaşım
Cumhuriyet Halk Partisi, çocuk hakları alanında kapsamlı bir mevzuat çalışması yürütüyor. CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca'nın öncülüğünde hazırlanan Ulusal Bütüncül Çocuk Politika Belgesi, çocuğun üstün yararını temel alan ve çocukların karar süreçlerine katılımını önceleyen bir yapıya sahip.
Bu belgede çocukların katılım hakkı vurgulanıyor, çocuk adalet sistemi yeniden yapılandırılmak isteniyor ve çocuklara özgü bir bütçenin oluşturulması öneriliyor.
DEM Parti: Çocuğun sesi, katılımın gerçekliği
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi'nin (DEM Parti) çocuk politikaları ise daha katılımcı ve hak temelli bir çizgide yer alıyor. Parti bünyesinde aktif çalışan bir Çocuk Hakları Komisyonu bulunuyor. Milletvekili Beritan Güneş’in sıklıkla vurguladığı gibi, “çocuğun fikrinin katılmadığı hiçbir çocuk politikası başarılı olamaz.”
DEM Parti, özellikle göçmen çocukların, yoksul çocukların ve kimliksel olarak dezavantajlı grupların (örneğin Kürt, Alevi, LGBTİ+ çocuklar) haklarına vurgu yapıyor. Dijital mecralardaki riskler, toplumsal dışlanma, ayrımcılık gibi konularda özgül politikalara sahip.
Partinin çocuk politikaları arasında:
- Çocuk meclislerinin kurulması ve yaygınlaştırılması
- Eğitimde eşit erişim için sosyal destek mekanizmaları
- Çocuk işçiliğiyle mücadele için denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi
- Mülteci çocukların haklarının korunması
- Çocuklara yönelik nefret söylemlerine karşı politika üretimi
Özcesi demeye çalıştığım şey şudur, çocukların öldürüldüğü, çalıştırıldığı, istismar edildiği, susturulduğu bir ülkede bayram kutlanamıyor, kutlamalar eksik kalıyor.
Bugün hepimiz için bir sorumluluk günü diye düşünüyorum. Siyasi iktidardan muhalefete, yerel yönetimlerden sivil topluma kadar hepimizin bu sorumluluk.
Çocukların sermayeye ucuz işgücü olarak gönderildiği, şiddete karşı koruma kalkanı İstanbul Sözleşmesi'nin iptal edildiği bu memleketin çocukları için adil, eşit, güvenli ve sağlıklı bir yaşamı nasıl inşa edeceğiz? Çünkü çocukların bayramı, ancak haklarıyla birlikte mümkün olur.
(EMK)
BİANET GÜNDEM
Tutuklama cezaya eşitlendi: Gençlerin geleceği cezaevinde eriyor

Savcılık, Saraçhane’deki polis şiddetine ön inceleme başlattı

Tahliye edilen Astrolog Saraç: Daha gür bir sesle kendimi ifade etmeye devam edeceğim

SARAÇHANE DAVASI- 2
Gazeteciler ve avukatların dosyaları ayrıldı: Sonraki duruşma 3 Ekim'de

Sosyolog Aktükün: Suça sürüklenen çocuklar, sistemin aynalarıdır
